5 Kasım 2009 Perşembe

Şölen

İkinci Tur: Şölen


“Geri döndüler!”


Dışarıda çocukların bağrışmalarını duyuyordu CamaeL; en genç olanlar, yeniden bedene büründüklerinde çocuk olmuşlardı. Merakla derme çatma çadırından dışarı adımını attı kan saçlı kadın.


“Shanti!” CamaeL şaşkınlıkla geri dönen sarışın kadına baktı, hemen yanındakilere işaret etti; en taze sulardan ve yiyeceklerden getirdiler yolculuktan dönen kadına. Gölgeye oturdular.


“Doğuya gittiğimizde,” diye başladı sarışın kadın anlatmaya, “oldukça büyük ve yaşlı bir orman bulduk.” Duraksadı, kana kana sudan içti tekrardan. “Ormanın içine girdiğimizde garip sembollerle dolu yazıtlar bulduk, bazı şeyler de ağaçlara kazınmıştı. Bir kısım semboller tanıdıktı Camy; ormanda yaşayan birileri var ve senin o eskiden konuştuğun dili konuşuyorlar.”


“Büyü biliyorlar?!”


“Muhtemelen.”


“Anlıyorum. Teşekkürler. Lütfen dinlen, eminim senin için de bir yer hazırlanmıştır. Benim… düşünmem gerekli.”

Shanti geri dönmenin verdiği mutlulukla tanıdıklarıyla muhabbete dalarken, CamaeL derin bir iç çekişle çadırına girip yatağa uzandı. Gözlerini kapayarak düşüncelere daldı; ta ki saçlarında bir el hissedene kadar.


“Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?” dedi bir başka kadının sesi. “Anlaşılan yalnız değilsiniz.”


“Bilmiyorum.”


“Cevap çok açık.” Yatakta bir hafifleme hissetti CamaeL, gözlerini aralayarak bir başka kan rengi saçlı kadının harita üzerine bir şeyler çizdiğini gördü.


“Burası bizim, burası orman , burası diğer köy Papillon.” Dedi kadın, bir yandan haritadaki yeni düzenlemeleri yaparak. “Asker eğiteceksin. Zaten bir zamanlar asker olan halkının buna karşı çıkacağını sanmıyorum küçüğüm. Ve Shati’yi buraya yollayacaksın.”


“Ama o daha yeni geldi?”


“Alanı en iyi o biliyor. Bunları yap.” Kadın CamaeL’in yüzüne bile bakmadan çadırdan çıktı.


“Bekle!” CamaeL onun peşinden dışarı fırladı ama kadın ortadan kaybolmuştu. Tüm gece boyunca kadının harita üzerine çizdiklerine baktı, notları okudu. Alacağı yanlış bir kararın nelere mal olacağını öğrenecek kadar akıllanmıştı artık. İç çekti. Sabah olduğunda o gece için bir yemek düzenlenmesini rica etti.


Zaman geçti.


Sofralarına geçip CamaeL’in ne diyeceğini merakla beklerlerken bir yandan endişe taşıyorlardı içlerinde. Yakınlarda büyücü bir halkın olabileceği, yüreklerine biraz olsun korku salmıştı. Tam anlamıyla eğitimli ve disiplinli bir orduları yoktu; bir saldırı olsa ne olacaktı? Ağaçların meyveleri tükenmeye başlamıştı; kıtlık mı olacaktı?


Derken sessizlik oldu; CamaeL çadırından çıkıp şölen alanına girdi. Yüzünde ciddi bir ifade varı; hayra yorulmazdı pek bu. Herkes kulak kesildi ne diyeceğine.


“Son birkaç gecedir neler yaptığımızı ve neler yapacağımızı düşünüyorum.” Diyerek lafa girdi. “Artık ilk düşüşümüzün zorluklarını atlattık, yeni topraklarımıza ayak uydurduk. Etrafımızı keşfettik ve bu keşifler pek çok sonuç doğurdu. Ve bu sonuçlara bakarak bazı tatsız kararlar almak zorunda kaldım.”


Kalabalıktan derin bir mırıltı yükseldiyse de, sopalarını yere vuran birkaç koruma onları susturdu.


“Teşekkür ederim. Lütfen bitirmemi bekleyin.” Bir anlık bir suskunluktan sonra derin bir nefes aldı genç kadın.


“Fark ettiğiniz üzere topraklarımız eskisi kadar bolluk ve bereket içinde değil. Kaynaklarımızı biraz daha kısıntılı kullanmalıyız. Ayrıca, herkesin gözlerini dört açmasını istiyorum; bulacağınız herhangi bir tür kaynağın bize yararı olacaktır. Çalışın; kaynak bulun ve kıtlık geçirmeden yaşamımıza devam edebilelim.”


Gene mırıltılar yükseldiyse de, CamaeL gene onları susturdu. “ Bir başka durum ise, artık yalnız olmadığımızı biliyoruz. Eğer ormanda yaşayan kabileler varsa, etrafımızda başka köyler ve uygarlıklar olabilir. Ormanın neler gizlediğini bilemeyiz. Bir an önce öncelikli olarak gönüllülerin oluşturacağı bir askeri güce ihtiyacımız var. Biz, savaşçı idik ve bu hala içimizde var, ancak eğitim ve disiplin şu an her şeyden önce gelmeli. Yarın sabah gönüllüler burada toplanacak. Eğer gönüllü çıkmazsa, ben, bir bir bölüğümde kimler vardıysa onları bulup toparlayacağım. Karar sizin.”


İtirazlar yükseldi; bir kesim bunu anlıyorduysa da, bir başka kesm rahatlarının bozulmasından mutsuzdu.

“Yaşamak istiyorsanız, bir saldırı olduğunda kendimizi koruyabilmeliyiz.” Diye bağırdı CamaeL. “Ve bu yüzden şimdi açıklayacağım karar büyük bir önem teşkil ediyor!”


Sessizlik oldu. Herkes kulak kesilmiş bir şekilde CamaeL’e baktı.


“Doğuda büyü hakkında bilgisi olan kabilelerin yaşıyor olabileceğini öğrendik. Bunu bir an önce kendi avantajımıza çevirmeliyiz. Shanti, gönüllülerden oluşan ordumuzdan bir bölük alarak doğuya gideceksin. Ormanı karış karış arayacak ve bir şey bulduğunda geri dönüp rapor vereceksin. Biliyorum, daha yeni döndün, ancak yolu, yolda nelerin beklediğini sen şu an hepimizden çok daha iyi biliyorsun; eğer bu işi başarabilecek birisi varsa, o da sen ve yandaşlarındır.”


Shanti ayağa kalktı. “Anlıyorum,” dedi. “Görevimi en iyi şekilde yapacağım, merak etme. Belki şu an pek çok kişi askeri disipline ve eğitime karşı, rahatlarını bozmak istemiyorlar. Ancak farkında değiller bu kendileri için. Ben onlardan birisi değilim. En kısa zamanda yola çıkacak ve bulduklarımı rapor edeceğim.”


“Mükemmel!” CamaeL gülümsedi, yüzündeki ciddi maske bozuldu. “O zaman, şölen başlasın.”


Kaynak keşfi : -1 Gelişim -1 Askeri

Dünya Keşfi (doğuya) : -1 Gelişim

3 x Asker çıkarma : -3 Askeri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder